Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, DEM Parti’nin kapatılması çağrısına ilişkin, “Kapatılan partiler oldu, şu anda devam eden davalar var. Dolayısıyla DEM Parti aynı yolu izlerse aynı muameleyle karşılaşır.” dedi.
Tunç, Türkiye Yüzyılı’nda Çocuk Hukuku panelinin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
DEM Parti’nin kapatılması yönündeki çağrılara ilişkin soru üzerine Tunç, demokratik siyaset yaptığını söyleyenlerin, teröre karşı tavır koymaları gerektiğini söyledi.
Geçmişte teröre karşı tavır koymadıkları için haklarında dava açılan ve kapatılan partilerin olduğunu anımsatan Tunç, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Böyle bir hukuki süreçle karşı karşıya kalmak istemiyorsanız terörle aranıza mesafe koyun, terörü, şiddeti reddedin. Demokratik siyaset yapmak istiyorsanız özgürce siyasetinizi yapın. Çünkü, millet size oy verirken hizmet etsin diye oy veriyor, terörü desteklesin diye oy vermiyor. Terörü destekleyen, şiddete teşvik eden açıklamalarda bulunursanız, uygulamalar yaparsanız, böyle bir politika içinde olursanız, demokratik hukuk devleti elbette buna müsaade etmez, yetkili makamlar devreye girer. Sonuna kadar düşünce ve ifade özgürlüğü… Bu konuda hiçbir kısıtlama olmadan herkes eleştirisini yapabilir ama onun da bir sınırı vardır. Özgürlüğün de bir sınırı vardır. O da ülkemizin bölünmez bütünlüğü, milli birlik ve beraberliğimiz, kişi hak ve özgürlükleri, yaşam hakkı. Yaşam hakkının düşmanı olan terörle mücadele bir tek terörist kalmayıncaya kadar devam edecek.”
Sur’daki devlet büyüklerine hakaret soruşturması
Bakan Tunç, Diyarbakır Sur’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik hakaret nedeniyle başlatılan soruşturmaya ilişkin soru üzerine, devlet büyüklerine yönelik hakaret ifadelerini kabul etmenin mümkün olmadığını vurguladı.
Bu çirkin ifadeler üzerine hemen soruşturma başlatıldığını, gözaltı ve tutuklama işlemlerinin yapıldığını hatırlatan Tunç, şunları kaydetti:
“Buna benzer olayların tekrar etmemesi lazım. Bayrağı kaldırmak, indirmek gibi bu tür milletimizin hassas olduğu, ülkemizin devletimizin birlik beraberliği gibi konularda, milletimizin sinir uçlarıyla oynar, bu hukuksuz uygulamaları gerçekleştirirseniz, adli ve idari soruşturmalarla karşı karşıya kalırsınız. Herkes milletten aldığı yetkiyi anayasa ve kanunlar çerçevesinde kullanmalıdır, millete hizmet etmelidir. Başka yerlere, terör örgütlerine müsaade etmemesi gerekir.”
“Hiç kimse bir belediyeye kayyum atanmasını ister mi”
Terörü destekleme ve suç teşkil eden eylemlerle ilgili geçmişte partilere davaların açıldığını anımsatan Tunç, sözlerine şöyle devam etti:
“Kapatılan partiler oldu, şu anda devam eden davalar var. Dolayısıyla DEM Parti aynı yolu izlerse aynı muameleyle karşılaşır. DEM Parti’li 78 belediye var. Bu 78 belediyede terörü destekleyen bir uygulama gerçekleştirilirse ne olacak? Anayasamızın 127. maddesi ve Belediyeler Kanunu’nun 45. maddesini okuduğunuzda, eğer terörü destekliyorsa bir belediye yönetimi, o zaman geçmişteki uygulamaları hep beraber gördük. Hiç kimse durup dururken bir partinin kapatılmasını ister mi, istemez. Hiç kimse bir belediyeye kayyum atanmasını ister mi, istemez. Siz halka hizmet yerine milletin kaynaklarını, devletin gönderdiği ödenekleri, millete hizmet yerine başka yerlere, millet düşmanlarına aktarma gayretinde olursanız ki geçmişte bunun örnekleri oldu ve bu uygulamalar gerçekleşti. Eğer yine bunlar tekrar ederse elbette ki o zaman anayasa ve kanunlar çerçevesinde verilen yetkiler kullanılır. Önemli olan o yetkileri kullanmak zorunda kalmamak.”
Anayasa çalışmaları
Yılmaz Tunç, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin soru üzerine de dönem içerisinde anayasada reform sayılabilecek çok sayıda değişikliğe imza attıklarını hatırlattı.
Yapılan çok sayıda değişikliğin, maddeler arasındaki yeknesaklığı zedelediğine dikkati çeken Tunç, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’nin darbe anayasasından kurtularak süreç içerisindeki kazanımlarını da koruyarak yeni, demokratik, sivil, katılımcı bir anayasa yapması lazım. Bunun yegane yeri de TBMM. Siyasi partilerimiz bu konuda inşallah uzlaşırlar. Meclis Başkanımızın bu yönde büyük bir gayreti var. Partilerin anayasa değişikliği önerileri oldu. Sivil toplumun görüşü alınarak Meclis’te uzlaşma zemini sağlanarak TBMM Başkanımızın öncülüğünde inşallah başarıya ulaşır. Milletimize olan borcu Cumhuriyetimizin ikinci asrına başlarken yerine getirmiş oluruz. 28. dönem parlamentosu da tarihe geçmiş olur.”